Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu.

İşte Başbakan’ın konuşmasının satır başları:

Kadına yönelik şiddeti,kadına kalkan eli şiddetle lanetlediğimizi bunu durdurmak için de her türlü tedbiri alacağımızı buradan bir kez daha ifade ediyorum. Şiddetin her türlüsü kötüdür. Kadına ve çocuğa şiddet tahammül edilemeyecek bir kötülüktür. Kadına el kaldırmak, kadını katletmek, bazılarının töre adı altında ifade ettiği gibi kahramanlık değil insafsızlık vicdansızlıktır.

Kadına yönelik şiddet konusu başta muhalefet olmak üzere siyasi istismar aracı olarak kullanılıyor. Şiddet daha fazla duyarlılık gösterildiği için sanki şiddette bir artış varmış gibi gösteriliyor. Geçmişte hiç bir bilimsel istatistik tutulmamış.

MÜSLÜM GÜRSES

Söz ustasını sevgili Müslüm Gürses‘i hakka uğurladık. Gürses sadece ses sanatçısı değildi. Gençliği derinden etkileyen verdiği mesajlarla dayanışmayı çoğaltan bir sanaatçıydı. Bir sivil itirazın unutulmaz önderiydi, duyguların temsilcisiydi.

Aşık Veysel, bir dönem sazıyla Sivas‘a inemediğini söylüyor. Tek parti döneminde saz gerici alet olarak görülüyor. Görüldüğü yerde yakılması ihma edilmesi isteniyor. CHP zihniyeti böyle bir zihniyettir. Dinlenmesi yasaklanıyor.

Itri de hafızalardan silinmek isteniyor. 40 yıl önce Devlet Konser Salonu’nda sözüm ona sanatçılar devreye giriyor. Tek sesli alaturka müzik yapılakaz diyerek ayağa kalkıyorlar. Konseri engelleiyorlar. Anlamsız yasağı Haziran ayında kaldırdık.

“ARABESKÇİLER ZULME KARŞI DURDULAR”

Yıllarca bu ülkede arabeskin müzik olmadığı, bize yakışmadığı tartışılıyor. Bırakın ya, bırakın. Onun da bir hedef kitlesi var. Farklılıklar bizim zenginliklerimizdir. Siz neden rahatsız oluyorsunuz? Bu insanlar halkın içinden geldi, sazları ve sözleriyle baskıya, zulme çok güçlü bir şekilde karşı durdular.

Ahmet Kaya BENİ PINARHİSAR’A YOLLAYANLARDAN BİRİYDİ”

Merhum Cem Karaca yıllarca gurbete mahkum oldu, merhum Ahmet Kaya gurbette gözlerini yumdu. Gurbete çıkmak zorunda kalan Şivan Perver, doğduğu topraklara hasret yaşıyor. Ahmet Kaya‘ya yapılanları unutmayın. Çok satan gazetelerin köşe yazarları neler yaptılar. Ahmet Kaya salondan zor kaçırıldı. Ama aynı Ahmet Kaya, beni Pınarhisar‘ya yollayanlardan bir tanesiydi. Belediye Başkanlığım döneminde de kendisiyle munasebetim çok çok farklıydı.

Merhum Müslüm Gürses‘in hayatı da bu toplumu aşağılayanlara verilmiş en güzel cevaptır. Zaten ifadelerinde, yaptığı tüm müziklerde görüyoruz, hissediyoruz. Müslüm Gürses‘in sessiz devrimini her zaman hafızamızda diri tutacağız. Tekrar kendisine Allah’tan rahmet başta eşi olmak üzere sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Bu müzik ve santçılar horlandılar aşağılandılar. Halkı olduğu kadar halkın tercihlerini aşağılamaya devam edenler var. Halkın tercihine saygı duymak tahammül etmek zorundasınız.

“ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİNİ SIZLATMAYIZ”

Bakın bu dönemde terör için adım attığımız şu günlerde, muhalefetin ağır tahrikleri, asılsız ihtamları nedeniyle çok az sayıda şehit yakını ve gazinin süreçle ilgili soru işaretleri taşıdığını gördüm. Bakın tekrar söylüyorum; bizim şehitlerimizin ruhunu, kemiklerini sızlatacak hiçbir adımı atmamız, hiçbir girişimin içinde bulunmamız mümkün değildir.

CHP ve MHP bu çözüm sürecini ısrarla, inatla bir geri adım süreci gibi lanse etmenin peşinde. Bu tavırları açık söylüyorum milli bir tavır değildir. Şehit yakınlarının, gazilerin bize yönelttiği sorulara bakıyoruz, muhalefetin ürettiği bir propagandanın gölgesini görüyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Paşa Osmanlı’nın son dönemini yaşamış, önemli cephelerde başarı göstermiş, ülkeyi işgalden kurtarmıştır. Sadece 8 yıl sonra Nobel Barış Ödülü’ne layık gösterilmiştir. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan ediliyor, tüm ülkelerle yeni bir sayfa açılıyor. Bize karşı düşmanlık beslemeyen tüm ülkelerle barış sağlamak için, Gazi adım atıyor. Kin güdülmüyor, nefretin üzerine gidilmiyor.

Gazi’nin Çanakkale’de yatan düşmanların ailelerine söylediği sözler son derece önemlidir. ‘Uzak diyarlardan savaşa evlatlarını yollayan analar, evlatlarınız bizim bağrımızda’ diyor. Kime söylüyor? Mehmetçik’i şehit eden, buraya savaşmak için gelmiş askerlerin annelerine söylüyor.

Neden biliyor musunuz? Bunlar neden yapılıyor biliyor musunuz? Çünkü Mehmetçik savaş meydanında savaşır, ondan sonra o defter kapanır.

Benim askerim dağda yakaladığı teröriste üşümesin diye parkasını verecek kadar kahraman bir askerdir. Bizim komutanımız teröristi mağaradan ‘seni annene götüreceğiz’ diye çıkaran bir komutandır. Bizim şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de o yoldayız. Bizim gazilerimiz düşmanlarına nasıl davrandıysa biz de aynen o şekilde davranacağız.

Biz yenilginin jargonuyla konuşan bir millet değiliz, hiçbir zaman böyle olmadık, olmayız da… Biz CHP, MHP genel başkanları gibi ürkek ve küçük bir Türkiye’yi tanımadık, tanımıyoruz.

Allah aşkına bu nasıl bir milliyetçiliktir? Kendi ülkesini bu kadar küçük, korkak gören nasıl milliyetçi olabilir? Bu ülkenin şehitleri en son şehit kendileri olsun diye canlarını ortaya koydular. Bu şehitler bu toprakların huzuru, birliği için canlarını ortaya koydular. Bunların yaptıkları milliyetçilik değildir, olamaz.

Aziz milletimden ben bir şey rica ediyorum; terörle mücadele ettiğimiz 30 yılı şöyle bir görelim. BDP’nin nerede durduğunu herkes çok iyi biliyor zaten. Ama ben CHP ve MHP’nin nerede durduğuna çok iyi bakmanızı istiyorum. MHP’nin de CHP’nin de iktidarda olduğu dönemler oldu. Ne yaptılar? Koca bir hiç.

CHP birkaç rapor hazırlamaktan, MHP hakaret etmekten, şehit cenazelerini istismar etmekten başka hiçbir şey yapmadı. Her salı Bahçeli’yi dinleyin; kin kusmaktan başka hiçbir şey yapmıyor. 30 yıl boyunca çözümün önünde nasıl engel oldularsa bugün de aynı şekilde engel oluyorlar.

Hiçbir tasarıları yok, neye engel çıktıklarını bile bilmiyorlar. Siz terör karşısında 30 yıl boyunca milli bir duruş sergilemediniz. Eğer ortada bir ihanet varsa, bu gençlere olan bir ihanettir terör sorunun çözümünün önünde durmak.

“EVET YALAN SÖYLEYENDEN BAŞBAKAN OLMAZ”

CHP Genel Başkanı ‘Yalan söyleyenden başbakan olmaz’ diyor. Söylediği tek şey budur. Evet, yalan söyleyenden başbakan olmaz. Doğru. Bunun için de bu ülkede başbakan olamadı, yalan söylediği sürece başbakan olamayacak.”

Güya terör sorununun çözümünde istekli gibi görünerek bize geldiler. Kredi verdiklerini söylediler ama ulusalcılar CHP’yi tekrar ele geçirerek kuyunun dibine çektiler. ‘MHP size destek verdi mi’ dedim, ‘yok’ dediler. Tamam dedim biz halledebiliyor muyuz, evet gücümüz yetiyor. Hamzaçebi hemen söz istedi ‘bu hemen şimdi olmaz’ dedi. ‘E ne zaman olur’ dedik, ‘1-2 ay sonra olur’ dediler. O 1-2 ay oldu kaç ay… Samimiysen o 3 tane arkadaşını görevlendir, benim 3 arkadaşım da belli, ne istiyorsanız yapalım, hazırım.

‘SIZDIRANI ORTAYA ÇIKARIRIZ’

İmralı görüşmelerinin basına sızdırılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, şöyle konuştu;

“Bildik yazarlar bize basın özgürlüğü dersi vermeye çalışıyor. Sınırsız bir özgürlük olamaz, kimse kimsenin özgürlük alanına tecavüz edemez. Hakaretse bize en ağır hakaretleri yapıyorlar. Bazıları diyor mahkemeye göndermeyecektin. Küfredecek, hakaret edecek… Gereği neyse yapılacak, hukuk devleti bunun için var. Biz eleştirimizi açık dil getiririz ama sansürün karşısındayız. Sürecin aleyhine bir yayın yapmak milli bir tavır değil.

Şu anda dolaşan belgelerin kimler tarafından nasıl sızdırıldığını ortaya koyar, açıklarız. Kimin ne söylediğini değil, bizim ne söylediğimize bakın. Kimin ne yaptığımıza değil, bizim ne yapacağımıza bakın. Sizler bu süreç içinde konuşmayacaksınız. Önüne gelen konuşmaya kalkarsa, baltayı taşa vurursa, bu çözüm sürecini, kristali kırarız.”

Bir yanıt yazın